Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kardan Adam!

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sebastian S. O'Dowd




Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 12/09/11
En Belirgin Özelliklik : &

Kardan Adam! Empty
MesajKonu: Kardan Adam!   Kardan Adam! Icon_minitimePtsi Eyl. 12, 2011 1:43 pm


Kardan Adam! 456ads_z

Mekan; St. Petersburg, Dacha.

Vakit; Öğlen suları. Bu küçük mahallede diğerleri gibi yumuşacık bir beyaz örtüyle kaplı.

Kardan Adam! 7151



Dacha, eski ama sağlam bir yapı. Büyük annem burada ne zamandır yaşıyor; emin değilim. Bu köhne eve neden bu garip adı vermiş, onu da bilmiyorum.
Ah, Ruslar. Biz Ruslar, bir şeyleri saklamayı çok iyi biliriz. Buğulu bir cam misali ardımızdakileri sizlere, hayatlarını kolaylıkla kazananlardan saklarız. Kabul edin, buğulu bir camın ardı hiç de kolay gözükmez, haksız mıyım? Evet, büyük annem; büyük elleri olan, büyük, karga bir burnu olan, kavanoz dibi gözlük takan, bir ayağı -çukurda değil de- bildiğimiz olmayan biri. Sanki kırmızı başlıklı kız hikâyesinden fırlamış gibi, değil mi? Aslında yanılmıyoruz. O bir hikâyeden fırladı, eğlenceli, mutlu biten bir hikâye değil, masal da. Bir prens var. Sonunda kavuşamadığı. Ama olsun. Sonuç olarak bir prens var. Eğer hikâyeyi yarım bırakırsanız, sizi kim sorgulayabilir. Sonunda bir öpücük verir. O sırada biri öksürerek durdurur. Ve siz hikâyeyi mutlu bitti sanarsınız. İşte ben bugün o hikâyenin - masalın- devamını dinlemek -umuyorum- için geldim. Zavallı büyük annemin savaş hikâyesinin, masalının gerçeklerini dinlemek. Biliyorum, durdurması için yalvaracağım bir hikâye dinleyeceğim. Ve buna hazırım. Dacha'nın Kış Bahçe'si pek büyük değil, komşularımıza nazaran. Ama büyük annemin saplantılarını gerçekleştirecek kadar yeterli. Yan komşumuz - Büyük anne'min komşusu yani- Anya, henüz fazla büyük değil ve o'da benimle beraber masalı dinlemek istemişti. Şuan o'da yanımda ve pek emin değil. Halen yanımda kararsız bir şekilde dikiliyor. Elim demir kapıya yapışmak üzere. Beni daha ne kadar bekletecek. Dudaklarımı büzüp Anya'ya dönüyorum. "Evet, bir karar verebildin mi?"Bana "Senin derdin ne!" dercesine bakıyor. Sinirlenmiş. Yüz hatları gerginleşmiş. "Gelmiyorum!" diyor. İnatçı. Omzumu silkip kapıyı itiyorum. Arkama bile bakmadan Anya'ya hitap ediyorum. "Sen bilirsin." Sesim şarkı gibi geliyor. Ön basamaklarda don var. Önlem almak neden kimsenin aklına gelmez ki! Bağıra bağıra Stairway to Heaven şarkısını söylüyorum. Eğlenmek herkesin hakkı. Alın size bir Rus evini Amerikan evlerinden ayıran diğer bir özellik. Kapı takmakları. Kim bir kapı tokmağını bu şekilde yapar ki! Çıldırtacak beni bu kadın. Rusya’nın her tarafında görebileceğiniz kubbelerin bir minyatür boyutu. Kıvrımları özel desenlerle boyanmış. Biraz solmuş tabii. Ona dokunmadan kapı zilini çalıyorum. Ahenkli bir ritim bütün evi dolduruyor. Bir kaç patırtını ardından evin kapısı sonuna kadar açılıyor. Karşımda saçları kısacık kesilmiş, gözleri ela renkli biri duruyor. Bu benim teyzem. Adı Meruşka. Evet, salakça. Ama Rus isimleri bu şekilde oluyor. Veruşka, Ninoşka falan yani. Evet, Meruşka teyzem annemden küçük. Yüzünde çarpık, kocaman bir gülümseme var. Bu gülümsemeyi hayatım boyunca başka bir yerde görmedim. Cidden! Elimde olmadan bende gülümsüyorum. "Selam, küçük velet!" diyor ve ellerini asi bir gencin babasına baş kaldırışı gibi havaya dikilmiş olan saçlarımın arasına daldırıyor. Evin içinden bir sıcaklık bütün bedenimi ele geçiriyor. İstemsiz gevşiyorum. "Büyük annemi görmeye geldim, Meredith." Evet, asıl adı bu ve Ruslar onu ne hale getiriyor. Merlin’in pantolonu adına! Elini saçlarımdan çekiyor. "Düş önüme bakalım!" Emrine uyuyorum. Ayakkabılarımı çıkarıp gıcırdayan döşemede yürümeye başlıyorum. Bu evden cidden eskimiş. Sanki önümde kat kat ince kâğıt var gibi önümü görmem çok zor. Bir toz bulutu daha yeni bir basamakla arkadaşlarının arasına katılıyor. Meredith'e dönüyorum. "Vay canına. Burada nasıl yaşıyorsunuz!" Yüzü asılıyor. "Sen onun nerelerde yaşadığına inanamazsın." İçim buruluyor. Hiç bir zaman söylediğim bir şeyden bu kadar utanmamıştım. Bilindik salon halen kutsal köiesiyle evin en uğrak yeri. Hiç söndürülmeyen mumlarsa benim favorilerim, tabii ki de. Ellerinde örgüsüyle belkide milyonuncu kazağını bitiren yaşlı bir kadın kadife döşemeli koltuğa yayılmış. başı öne eğik, kamburu belirgin. Sanki bir fotoğraf karesi gibi salonla mükemmel bir uyum içerisinde. şömine yanıyor, bu inanılmaz sıcağın sebebini de anlamış oluyorum. Yavaş, sessiz adımlarla uyanıkken bile horlayan büyükannemin yanına gidiyorum. Dizlerinin dibine oturup bağdaş kuruyorum. Meredith kapıya yaslanmış, hüzünlü gözlerle bana bakıyor. "Bir orduya yetecek kadar Borcsh çorbamız var, prensim. Arzu eder miydiniz? Ha birde pelmeny var. Yine bolca!" Yüzümü asıyorum. Teyzem sırf evdeki yemekleri bitirmek için beni öldürmeye hazır. "Te-teşekkürler. Almayayım." diyorum ve savaşın izlerini fazlasıyla taşıyan büyük anneme dönüyorum. En masum halimi takınıyorum, imkânsız. Karşımdaki her gerçeği görebilen bir yaratık. "Masalı anlatacak mısın, ha?" Yüzünü asıyor. Resmen "Bunun için mi geldin, seni budala!" diye haykırıyor.


“... Şiir yazmak, kötü tabii… Ve Kiska biliyor bunu, çünkü aynı
şeyleri yaşamış. Gençliğinde babasının Kara Şövalye tarafından götürülüşü dün gibi sanki. Hayır, dün kız kardeşini kaybetti; iki gün önce olmuş gibi aklında, evet. Vatan haini olarak kabul gören babası ve şimdide Semyon. Sevdiği adam. Üzgün, babası gittiğinde annesinin nasıl olduğunu biliyor ve onun gibi olmak istemiyor. Üzgün olmak istemiyor. Oğluna
bakıyor. Ablasının saçını çekişine. Yüz hatları belirginleşmiş oğlunun. Gözleri
öne çıkmış. Derisi iyice kemiğine yapışmış. Bugünde yemekte içine bir tutam
lahana koyulmuş olan bol sulu lahana çorbası içtiler. Biliyor. Çocukları
doymuyor. Kendi yemeğini onlara vermek istiyor. Ama eğer kendisi olmazsa
çocukları da olmaz. Yemek zorunda. Ellerindeki nasırlara bakıyor. Dün hendek
kazma çalışmalarından sadece on kişi dönebildi. Ve o şanslı çünkü o’da
kurtuldu. Ve o şanssız, çünkü kız kardeşinin Ejderhanın alevinin etkisiyle
havada nasıl dans ettiğini ve yeri kucakladığını gördü. Üzülüyor, kardeşinin ölümünün ardından insanların kardeşinin üstündekileri nasıl almaya çalıştıklarını hatırlıyor. Ellerine bakıyor. Biliyor, bu izler hiçbir zaman gitmeyecek. Kiska, üzgün. Ve mutlu. Çünkü şuan iki çocuğu da onu sanki son kez öpüyormuşçasına öpüyor. Nereden bilebilir, bu öpücüklerin son olmadığını?
###
Yeni bir günün habercisi, Güneş doğarken o mutlu değil. Çünkü; bugünde telaşesi var. "Acaba?" sorusu hep sırtında. Acaba, bugün çocuklarını doyurmak için yemek bulabilecek mi? Acaba, seviği adamı bugün görebilecek mi? Acaba, bugün hayatta kalabilecek mi?”


Öksürüyor. Anlıyorum, masalda bugünlük bu kadar.

Gülümsüyorum. “Teşekkür ederimi büyük anne.” Eliyle beni kovmaya çalışıyor. Bir elide halen ağzında. Sırtındaki şal yavaşça pes edip yere düşüyor. Gözlerim korkuyla olanları izliyor.

Ölüme bu kadar yakın olmak.

“Meredith!” çığlığım evi dolduruyor.

Birkaç patırtının ardından teyzem kirlenmiş, eski bir Nirvana tişörtüyle odaya dalıyor. Elinde birkaç kutu var. Aceleyle açmaya başlıyor sırayla hepsini. Tok, tok… İlaçların yuvalarından çıkma sesi, büyük annemin öksürüğüne karışıyor. Bir bardaki suyla hepsini büyük annemin boğazından aşağıya yolluyor. Bu kadın manyak mı? Ölmeyeceği varsa, artık kesin ölür.

Yere oturuyor, Meredith. Elleri göğsünde. Gözleri fal taşı gibi açık. Sertçe bana bakıyor. Suçlu muyum yani? Ne var?

“Gitsen iyi olacak, Sebastian. Büyük anne iyi değil. Tamam mı?” Anlamlı anlamlı bakıyor. Ama ben bir şey anladığımı sanmıyorum. Ama şuan onu kızdırmamak en iyisi.

“Yarın yine geleceğim. Evimiz yakın, ha?”

“Evet, geleceğini biliyorum, Semyon. Ama artık git, tamam mı?”

Başım öne eğik bir şekilde ayağa kalkıyorum. Bu adımı duymak beni utandırıyor. Semyon. Büyük annemin masalda söylediği gibi büyülü değil. Aksine aşırı komik. Bir şarkı ismi falan olabilir, yani.

Ayaklarımı sürüyerek Dacha’dan çıkıyorum. Önümdeki beyaz örtüye bakıyorum. Bir gülümseme yüzüme yayılıyor. Beni mutlu edebilecek tek şey!

Kardan adam!


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmella Decartius

Carmella Decartius


Mesaj Sayısı : 59
Kayıt tarihi : 02/09/11
Yaş : 27
En Belirgin Özelliklik : Vampirlik eğilimi var. Gelene geçene saldırıyor böyle.

Kardan Adam! Empty
MesajKonu: Geri: Kardan Adam!   Kardan Adam! Icon_minitimePtsi Eyl. 12, 2011 4:27 pm

& Dil Bilgisi Kurallarına Uyum; 5/3 puan.
& Rpgnin Kurgusu; 15/13 puan.
& Anlatım Biçimi; 15/12 puan.
& Renklendirme; 5/2 puan.
& Anlatım Bozukluğu ve benzeri hataların olup olmaması; 10/8 puan.
Toplam: 38!
Hidden Sanctuary'e Hoş Geldiniz!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kardan Adam!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 ::  Toplumsal Parşömen * :: ROLE PLAY SALONU :: Puanlama Merkezi-
Buraya geçin: