Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Chloe.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Chloe Chambers




Mesaj Sayısı : 8
Kayıt tarihi : 06/09/11

Chloe. Empty
MesajKonu: Chloe.   Chloe. Icon_minitimeSalı Eyl. 06, 2011 11:24 pm

    Farklı bir duygunun ruhunu bu şekilde kaplamış olacağını hiç düşünmezdi. Oysa ki daha geçen gün sinir küpüne dönmüştü. Şimdi oldukça rahat hissediyordu. Özellikle aynanın karşısında böylesine kendine bakarken... Bencilliğinin doruklarında olduğu an... Üzerindeki pahalı smokinle gecenin en şıkkı olacağına emindi. Bu işi artık bir gurur meselesi haline getirdiğini belki fark etmiyordu içten içe. Ama varlığını hissettirmek istiyordu bu gece. Chester’ın kim olduğunu göstermek istiyordu. Her ne kadar karşı taraf Gryffindor olsa bile. İçinden bir ses nedense Profesör Percival Chester’ın bu işte bir planı olduğunu söylüyor gibiydi. Ama o ne yapabilirdi ki? Müdür emriyle partide hizmet etmek zorunda kalan zavallı bir Profesördü sadece. Amcası olduğu için onu bu şekilde kolay eleştirebiliyordu. Ama yüzüne karşı pek bir şey söylemesi mümkün olmuyordu genelde. Yine de Percival hep aynıydı ve aynı kalacaktı. Her ne kadar bunu ummasa da. Son bir kez aynaya gurur veren bir ifade ile baktı. Papyonunu düzenledikten sonra yatağının üzerine bıraktığı asasını almaya yöneldi, asayı iç cebine yerleştirirken Alex’in hala horladığını fark eder gibi oldu. Başını çevirdiği anda yatakta uyuyanın Alex’den başkası olmadığını görmüştü. Hızla onu sarsarak uyandırdı. “Sen hala uyuyor musun? Parti neredeyse yarım saate başlar. Acele et!” Alex homurdanarak başını kaldırdığında neye uğradığını şaşırmış gibiydi. Bazen Brayden Alex’in ondan daha da tembel olduğunu düşünmeden edemiyordu. Tabi iş onun cakasını satmaya geldiğinde her zaman aceleci davranırdı, tıpkı şimdi olduğu gibi. Alex de bunu iyi biliyordu. Brayden alaylı bir şekilde dudak bükerek baktı arkadaşına. “Ben Sheila’yı aramaya iniyorum. Sen de arkamızdan bir şekilde yetişirsin artık.” Brayden hıhılayan arkadaşını yatakhanede yalnız bıraktıktan sonra Sheila’yı aramak üzere ortak salona varmıştı bile. Ortak salona vardığında ise sanki Slytherin değil farklı bir binanın ortak salonunda olduğunu hissetmemesi için cansız olması gerektiğini düşündü. Bina resmen Hufflepuff kadar telaşlı, Ravenclaw kadar bilmiş ve Gryffindor kadar cesurdu bu parti için. Ya da Brayden’a öyle geliyordu. İçeride bulunan erkek öğrencilerin çoğunda asık suratlar fark ettiğinde bu düşüncesinden de hemen vazgeçti. Gözleri Sheila’yı aramaya koyulmuşken, güzel bir abiye kıyafet ilişti gözüne uzaklardan. Kahverengi saçları ışıltıyla parıldayan genç cadının gözlerini fark ettiğinde adeta şok olmuştu. ’ Bu, bu Sheila mı ? ‘ Yine içindeki ses ona yanılmadığını söylüyordu. Küçük kız Sheila, büyümüş genç bir kadın olmuştu sanki. Büyülenmiş gözlerini ondan ayırmadan kolunu ona doğru uzattı. Kendisine verilen dirseğe kolunu geçiren cadının ilk sorduğu ise Alex’in nerde olduğu olmuştu. Brayden tipik Alex’den bahsettiği anda kıkırdamalar sonrası ortak salondan nihayet uzaklaşmış, bir üst kata çıkmaya koyulmuşlardı bile.

    Brayden canından çok sevdiği dostuyla salona varmişken kendilerine uygun bir yer bularak Sheila’ya orayı işaret etmişti çok geç olmadan. Süslü Gryffindor öğrencilerini takmamaya çalışıyordu. Profesör Percival Chester’ın gözlerinin kendisini aradığına emindi. Boş bir masa bulduklarında Brayden kolunu Sheila’dan uzaklaştırıp centilmenlik gereği ona bir sandalye çekti. Sheila gülmemek için kendini zor tutarken manalı bir ses tonuyla teşekkür etmişti de. Brayden başı dik bir şekilde papyonunu düzeltirken, o sırada salona ayak basan Alex’i fark etmişti. “Bu Alex mi? Neden üzerinde bu kıyafet var?” Brayden ise tek kaşını kaldırarak cevap vermişti. ”Cevabı çok basit değil mi ? Çünkü o Alex!” Bir kez daha genç cadıyı güldürmeyi başarak Brayden usulca kızın yanına sandalyesini çekip oturduğunda Alex’in yanlarına gelmesini beklemişti sadece. On beş dakika kadar sonra balo salonu tamamen dolmuş görünüyordu. Bu dakikalarda ellerine aldıkları kadehlerle masalarında koyu bir sohbete dalmış olan üçlü, Profesör Percival Chester’ın dikat toplayan ses tonuyla başlarını Profesörler masasına çevirmişlerdi hemen. Konuşmalarını oldukça nötr tutmaya çalışan Profesör, Brayden’ın kafasında bin bir türlü soru işaretinin yanmasına yol açıyordu. Hiçbir zaman Percival’ın bu tür bir balo için konuşma yapacağını düşünmezdi doğrusu. Organize etmesi bir yana açılış konuşmasını da kendisi yapıyordu üstelik, onun tanıdığı Percival Chester en azından bu konuşmada yer almayı bile ummayan bir tipti. Şimdi ne olmuştu da yüz seksen derece dönüvermişti, işte bunu anlamak oldukça güçtü doğrusu. Brayden’ın şüpheleri iyice artmışken kura lafı ile suratını buruşturup ne gereği var diyen bir ifade ile Alex ve Sheila’ya kaydırdı bakışlarını.

    Bu sırada Percival’ın fanuslardan ikisine bir tılsım gönderdiğini gösteren dudak hareketlerini fark etmesi mümkün olmayacaktı da. Başını tekrar çevirip Profesör’e baktığında, onun eline gelen iki kağıt parçasına odaklandı ve okunan isimlerle adeta şoke oldu. ’ Brayden ve Clarisa ? ‘ Etrafta dedikodular fısıltı halinde yükselmeye başladığı anda, Profesör kurasını sürdürerek sesi bastırmayı başarmıştı. Ama Brayden’ın beynindeki sesleri kim susturacaktı. Bray şaşkın bir halde arkadaşlarına bakakalmışken Sheila’nın ve Alex’in kıkırdamaları karşısında sinirinin daha da bozulduğunu fark etti. Bu bir kabus olmalıydı. Eline konan parşömene bir kez daha baktı, isim doğruydu. ‘ Clarisa Chambers. ’ Ayağa kalkmış öylece kala kalmışken ardından gelen itikleme hissiyle bir adım öne atıldı. Kendini iten Alex’e ” Sonra hesaplaşacağız ‘ dercesine bir bakış attıktan sonra adımlarını Clarisa’nın bulunduğu masaya yönlendirdi. Her zamanki gibi Maurice ve Matthev da onun yanındaydı. Surat büktü onları gördüğü anda. Elindeki kağıdı hızla masaya yapıştırırken Clarisa’ya bakmak için gözlerini devirdiğinde. İkinci büyük şokunu yaşamıştı adeta. Bu kez çok farklıydı ama. Gerçekten bir Gryffindor Prensesi ile karşılaştığını anlar gibiydi. Clarisa’nın elinden tutup onu ayağa kaldırırken o an başka hiçbir şey düşünmüyordu. Öyle ki, Maurice ve Matthew’un eşleştikleri kişilerin anonsunu dahi duymamış ve onların masalarından oflar bir halde ayrıldıklarını dahi fark edememişti. Önünde duran afet karşısında başka hiçbir şeye odaklanması mümkün değildi çünkü. Clarisa vücuduna oturan ince abiye kıyafeti, güzelliğini daha bir ortaya çıkaran makyajı ve gözlerinin önüne düşen bukle halindeki perçemi ile adeta Brayden’ın gözlerini kamaştırmıştı. Bi an silkinerek kendine geldi Brayden. Onun bir düşman olduğunu unutmamalıydı. Bu gece de diğer sıradan gecelerinden biri olmalıydı. Kolunu bükerek kıza doğru tuttu. Clarisa onun koluna girdiği anda dans pistine ilerlemeye başlamışlardı diğerleri gibi.

    Daha dans seremonisi başlamamışken Clarisa’nın anlamsız yüz ifadesi Brayden’ın ilgisini çekmişti. Daha sonra birden aklına Bahis Oyuncağı geldi. Bu yüz ifadesine bakılırsa Clarisa çoktan dedikoduyu yaymış olmalıydı. Zaten bunu yanlarına yaklaşan Maurice ve partnerinden de kolaylıkla fark etmesi mümkün olmuştu. Maurice kekeleyerek Clarisa’ya bunun doğru olup olmadığını soruyordu. Brayden gülmemek için kendini zor tuttu. Bazı kişilerin daha durumdan habersizmiş gibi olması, gerçekten dedikodunun daha tam anlamıyla yayılmamış olduğunu gösteriyordu. Anlaşılan Clarisa şimdilik sadece yakın arkadaşlarına bu haberi yaymış olmalıydı. Herkes çiftiyle pistte konumunu aldıktan sonra orkestraya çalmak için bir komut verildi. Dans konusunda küçüklükten beri iyi bir eğitim almış olan Brayden, kendisi ile partner olarak seçilmiş olduğu için Clarisa’nın ne kadar şanslı olduğunu fark etti. Bunun yanında onunla eşleşmiş olmaktan ve onu bu haliyle görmekten ötürü kendisinin de ne kadar büyülendiğini hissediyordu. Ama açıkçası bunu kendine yediremiyordu bir türlü. Eliyle Clraisa’nın belini kavradığı anda müzik başlamış ve çok iyi bildiği Cubana klasik müziği eşliğinde dans figürlerine başlamışlardı. Diğer eliyle kızın elini kavrayıp onu döndürdü ve kızın belini tutan eliyle onu yatırma pozisyonuna getirmişken sinsi bir ifade takınmaya çalışarak kıza gülümsedi. Halbuki yüzleri bir birlerine o kadar yakındı ki, Brayden bu sinsi gülüşünü sadece bir kurtarma aracı olarak kullanıyordu. Yoksa, bu posizyonda duran ve böylesi çekici olan bir bayanı hangi erkek öpmek istemezdi ki? “Dedikoduyu yaydığını hisseder gibiyim genç bayan.” Ağzından ona karşı çıkan cümlenin ilk bu olması onun işine gelirdi doğrusu. Böylelikle onun çekiciliğini düşünmek yerine konuyu farklı bir boyuta çekmiş oluyordu. Kızı dikleştirip karşısına aldığında ise dansları devam ederken kızın ona vereceği cevaba odaklandı sadece.


En son Chloe Chambers tarafından Salı Eyl. 06, 2011 11:45 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ruby Selwyn

Ruby Selwyn


Mesaj Sayısı : 54
Kayıt tarihi : 28/08/11

Chloe. Empty
MesajKonu: Geri: Chloe.   Chloe. Icon_minitimeSalı Eyl. 06, 2011 11:43 pm


    & Dil Bilgisi Kurallarına Uyum; 5 puan.
    & Rpgnin Kurgusu; 13 puan.
    & Anlatım Biçimi; 15 puan.
    & Renklendirme; 5 puan.
    & Anlatım Bozukluğu ve benzeri hataların olup olmaması; 10 puan.
    Dl bilgisi hatası olarak iki üç şey vardı. Ama bunlar gözden kaçırıldığı için puan kırmıyorum. Renklendirme iyiydi. Kurguya gelirsek basit buldum ancak çok değil. Tebrik ederim. Toplam puanınız kırk sekizdir. Hoşgeldiniz ^.^


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Chloe.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 ::  Toplumsal Parşömen * :: ROLE PLAY SALONU :: Puanlama Merkezi-
Buraya geçin: